14 Mayıs meclis seçimlerinde, LGBTİ+’lar bakımından hiç de iç açıcı olmayan bir tablo ortaya çıktı.
Mecliste AKP, MHP, Yeniden Refah, Hüda-Par ve Saadet Partisi gibi homofobik olduklarını açıkça ifade eden, seçim kampanyalarında ailenin korunması adı altında LGBTİ+ varlığını sapkın bir tehdit olarak hedef gösteren partiler yer alıyor. Bunların arasında bulunan Yeniden Refah, ittifaka katılmak için LGBTİ+ derneklerinin kapatılmasını şart koşmuştu. Hüda-Par ise LGBTİ+ ve kadınların hak ve özgürlüklerini yok etmeye kararlı görünüyor. Diğer partiler de LGBTİ+ nefreti saçmakta birbirleriyle yarışır durumda. Faşist parti MHP oylarını beklenmedik bir şekilde yükseltti.
Bu durumda ne yapmalı? Böyle bir meclis aritmetiği içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda başkan seçilmesi, LGBTİ+ ve kadınların elini bir nebze olsa rahatlamasını sağlayacaktır. Bundan ötürü ikinci turda Kılıçdaroğlu’nun kazanması için azami çaba sarf edilmesi gerekir. Ancak bu asla yeterli değildir. Hak ve özgürlükleri savunanların LGBTİ+ ve kadın hareketinin yanında olması, bu hareketlerin örgütlerini güçlendirmesi, olası saldırıları göğüsleyecek antifaşist bir cephe kurmak için kolları bir an önce sıvamaları gerekir.
Önümüzdeki ay Onur Ayı kutlamaları yapılacak. Geçtiğimiz sene Onur Ayı kutlamaları yasaklanmış, yapılmaya çalışılan yürüyüşlere polisler saldırmış, çok sayıda LGBTİ+ gözaltına alınmış, bir kısmı hakkında dava açılmıştı. Ankara’da Onur Yürüyüşü yapmaya çalışanlara sadece polis değil, polis denetimindeki faşist çeteler de saldırmıştı. Bu sene de Onur Yürüyüşünün düzenlenmesi halinde, olası bir polis ve faşist çete saldırısına karşı LGBTİ+’lar sahada fiilen desteklenmeli, geçen sene olduğu gibi yalnız bırakılmamalıdır. Bu, antifaşist bir cephe için iyi bir başlangıç noktası olabilir.
Atilla Dirim
(Sosyalist İşçi)
