Seçim ertesi Cumhuriyet’te Aydın Engin şöyle yazdı:
“Seçim değerlendirmesi çok yalın bir cümleden ibarettir:
Siyasal İslam kazandı, demokrasi kaybetti.”
Yazının başlığı olan ikinci cümleyi yazının içinde iki kez daha tekrar etti.
Ben Aydın Engin’i hem çok severim, hem de ama kendisinden çok daha sakin, paniksiz ve akıllı bir değerlendirme beklerdim.
Siyasal İslam’dan kastedilen AKP olduğuna göre, bakalım ne kazanmış: AKP 16 yıldır tek başına hükümet olmasını sağlayan desteği kaybetti. Çok sayıda (üç milyondan fazla) oy kaybetti. Küçük bir partiye mahkûm kaldı. Bundan sonra her istediğini istediği gibi yapma rahatlığını kaybetti; tüm koalisyon hükümetlerinin istikrarsızlığını, çekişmelerini, zaaflarını yaşamaya mahkûm oldu. Demek ki, “Siyasal İslam kazandı” ifadesi en azından kuşkulu bir ifade.
Evet, MHP’nin hükümet ortağı olması hepimizin canını çok acıtacak elbet, ama bu, kazananın “Siyasal İslam” değil milliyetçilik olduğunu gösteriyor.
“Demokrasi kaybetti” ifadesini anlamak ise iyice zor. Seçimin kendisi, tüm sosyal medya zırvalarına ve saçma sapan iç savaş, hile, kaos senaryolarına rağmen, aşağı yukarı demokratik kıstaslara uygun geçti. (“Aşağı yukarı” diyorum, çünkü Kürt hareketi ve HDP açısından, büyük ölçüde cezaevlerinden yürütülmek zorunda kalınan bir seçim demokratik olamazdı elbet. Ama CHP ve diğer muhalefet partileri açısından sorun yoktu.)
Aydın Engin, “tartışılamaz, değiştirilemez semavi yani dinsel yasaların ağırlığı artacak, bu ise demokrasinin son kırıntılarını da silip süpürecek” diyor. Hayır, nereden biliyoruz? Böyle olup olmayacağı muhaliflerin bundan sonra neler yapacağına bağlı, bizim mücadelemize bağlı.
Ama bu mücadeleyi yürütebilmek için, Aydın Engin’in yansıttığı yenilgi havasından çıkmak gerek.
Önce, AKP oylarının düştüğünü, 7 Haziran 2015’te oylarının yaklaşık beşte birini kaybetmişken bu sefer de önemli bir kayıp yaşadığını, AKP tabanının hatırı sayılır bir kesiminin rahatsız olduğunu görmek gerek.
Sonra da, AKP’ye oy vermeye devam eden %40’ın niye devam ettiğini anlamaya çalışmak gerek.
Bunun temel nedeni, AKP’den çok da memnun olmayan seçmenin gidebileceği başka parti olmaması.
AKP’nin milliyetçiliğine karşı çıkan parti var mı? Yok.
Savaşa karşı çıkan parti var mı? Yok.
Göçmen düşmanlığına ve ırkçılığa karşı çıkan? Yok.
İşçi sınıfının sorunlarını, haklarını öne plana çıkaran? Yok.
Örneğin CHP bunları yapıyor mu? Hayır.
Üstelik CHP hâlâ mütedeyyin seçmenin eski günlere geri dönme korkusunu rahatlatmaktan çok uzak.
Bu durumda, ne yapmak gerektiği belli. Panik yok, mücadeleye devam.
Roni Margulies