İki futbol takımının Süper Kupa finalini Suudi Arabistan’da oynaması kararının ardından yaşananlar ve bu yaşananlara kendisine muhalif diyenlerin gösterdiği tepki tek kelimeyle utanç verici.
Bu tepkinin bir adı var. Arap düşmanlığı! Irkçılık!
Krizin sorumluları dışarıda değil burada
Yaşadıklarımızın neden iki takımın Suudi Arabistan’dan para koparmak için kabul ettiği ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun aracı olduğu süreçtir.
Riyad’da kupa finali oynamak ve bunu da sadece ve sadece para için yapmak isteyen kulüpler, durumdan bir milli kriz çıkarttılar.
Milliyetçilik yarışından vazgeçin
Son üç gündür akıl almaz bir milliyetçilik yarışı iktidar ve muhalefetin tüm tutumlarını belirliyor. Milliyetçi bir dalga örgütlenmeye çalışılıyor. Bu dalganın hızla düşmanca bir dile, hakaretlere, nefret söylemine ve ırkçılığa evrildiğine tanık oluyoruz.
Özellikle Suriyeli göçmenleri düşmanlaştırırken kullanılan aynı söylem, Suudi Arabistan’ı eleştirirken bir ve aynı şekilde kullanılıyor. Bir devletle yaşanan ve ne Türkiye’de yaşayan halkları ne de Suudi Arabistan’da yaşayan halkları hiçbir şekilde bağlamayan bir para anlaşması ve futbol maçı Arap düşmanlığını pekiştirmek ve yaygınlaştırmak için kullanılıyor.
Tıpkı İsrail Gazze’ye saldırdığında İsrail devletini değil Yahudileri suçlayan ırkçılar gibi sorun Suudi Arabistan devletine değil Arap halklarına fatura ediliyor.
Herkesi ırkçılıkla arasına mesafe koymaya, Arap düşmanlığını derinleştirecek yaklaşımlara son vermeye çağırıyoruz.
Kemalizm’den demokrasi çıkmaz!
Kemalizm’in tonlarından solculuk çıkartmaya çalışanları ise Kemalizm’den solculuk çıkmayacağını bir kez daha hatırlatıyoruz Bu seküler milliyetçilik, egemen sınıf milliyetçiliğinin bir çeşididir. Kemalizm’in bu devletin kurucu ideoloji olduğunu unutmamak bir zorunluluk.
Arap düşmanlığı, Erdoğan’a karşı verilecek mücadelenin bir aparatı olamaz. İktidarı Arap düşmanlığıyla, ırkçı kutuplaşmalarla köşeye sıkıştıracağınız sanmak, son kullanım tarihi dolmuş bir hedef şaşırtmacadır.
Kaşıkçı’yı unutturma!
Suudi Arabistan’da maç yapmayı kabul eden futbol kulüpleri ve bu maçın Riyad’da oynanacağını bilen muhalifler şöyle bir sahtekarlık yapıyorlar: İstanbul’daki Suudi Arabistan büyükelçiliğinde bir gazeteci, Cemal Kaşıkçı vahşice katledildi. Bu rejimin karakteri ortada. Kaşıkçı cinayetini kimin işlediği ortada. Vahşet ortada. Bu vahşet apaçık ortadayken maçın Riyad’da oynanmasına son dakikada Kemalizm savunusuyla tepki göstermek, ırkçı-milliyetçi ana muhalefetin iki yüzlülüğüne çok uygundur ama bu, sol muhalefetin bir parçası olarak bilinen çevreler, sanatçılar, yazarlar açısından nefret yüklü propagandaya ortak olmak anlamına gelir.
İktidar her şeyden önce Kaşıkçı davasını sattığı için eleştirilmelidir. Kaşıkçı davasının Riyad’a alınmasına karşı çıkan bir mahkeme heyeti üyesinin sürgün edilmesi nedeniyle karşı çıkmalıdır. Suudi rejiminin sicilinin temizlenmesine yardımcı olduğu için karşı çıkılmalıdır. Arap düşmanlığı yaparak iktidara karşı çıkmak ve 100. yıl övgüleriyle milliyetçiliğin bayrağını yükseltmek mücadele edeceğimiz gücün kim olduğu konusunda kafa karışıklığı yaratmaktır.
Mücadele edeceğimiz güç bu sınırların dışında değil içindedir.
İçerideki egemen sınıf temsilcileri ve onların araçları, hükümetleri, iktidarlarıdır.
Sınıf hareketini, halkların bir arada davranma yeteneğini bölen ırkçılık ve milliyetçiliğe taviz vermeyeceğiz.
Yaşasın halkların eşit koşullarda kardeşliği.
Devrimci Sosyalist İşçi Partisi