"2 Temmuz 1993’te onlarca insanın yakılarak katledildiği pogromun üzerinden otuz yılı aşkın bir süre geçti.
Ancak katliamın acısı da öfkemiz de hala taze. Biliyoruz ki; Ermeni Soykırımı’ndan Dersim Katliamı’na, 6-7 Eylül’den Gazi’ye, 1 Mayıs 1977’den Sivas’a uzanan bu vahşet dalgasının arkasındaki katillerin isimleri değişse de zihniyetleri değişmiyor.Bu coğrafyada yaşayan halklar yüz yıllardır ırkçılığa ve baskıya maruz bırakılıyor.
Aleviler de Osmanlı’dan günümüze ırkçı ve dini saiklerle yapılan onlarca katliamdan geçirildi, asimilasyon çabalarının hedefi oldu.
Ne yazık ki Aleviler yalnız değil.
Araplar, Ermeniler, Kürtler, Rumlar, Yahudiler ve nicesi, Alevilerle aynı kaderi paylaşarak, on yıllardır sistematik olarak uygulanan ırkçı pratiklerden nasibini aldı.
Bugün de Suriyeli göçmenler üzerinden köpürtülen ırkçı dalga aynı saldırganlığa evrildi.
Göçmenlerin Türkiye’nin emperyal hevesleri nedeniyle ülkelerini terk etmeye başladığı 2011’den beri yalan ve manipülasyonla bezeli ırkçı-faşist argümanları dolaşıma sokan odaklar geçmişteki katliamların arkasındaki özel harp taktiklerini bugün de uyguluyor.
Tıpkı Sivas’ta, Maraş’ta, Çorum’da olduğu gibi devlet ve faşistler el ele toplumun savunmasız olduğu düşünülen kesimlerine pogromlar düzenliyor.
Bu ırkçı fikir ve eylemler toplumu kendi içinde bölüyor ve aynı sınıftan insanları yapay düşmanlıklara hapsediyor.
Durumdan faydalanan egemenler ve sermayedarlar da milyonları savaş, yoksulluk, şiddet sarmalına sıkıştırarak kendi konumlarını güçlendiriyorlar.
Bu sarmaldan çıkmanın yolu kaderi ortak olan tüm işçilerin, ezilenlerin, dışlananların, varlığı tehdit olarak görülenlerin faşizme karşı omuz omuza durmasından ve en geniş anti-faşist cephenin bir an önce kurulmasından geçiyor.
Alevilere ve halklara uygulanan baskılara son!
Sivas’ın hesabı sorulacak!
2 Temmuz 2024"