DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan, tanınmış 55 "ambalajlı su" şirketinin teşhir edilip cezalandırılmasını istedi. Damacana suların 'yetkili laboratuvarlarca' analizinin yapılıp, 41'inin sularının 'mikroplu ve sağlığa zararlı' çıkması üzerine Sağlık Bakanlığı üzerinde "firmaların ticari itibarını değil, halk sağlığını koru", "firmaların adlarını açıkla" baskısı artıyor.
Buna rağmen Sağlık Bakanlığı sessizliğini sürdürüyor. Bakanlık, firmaların" ticari itibarlarını zedelememe" gerekçesi ile, söz konusu firmalara ne bir yaptırım uyguluyor, ne de kamuoyuna adlarını açıklıyor.
DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan, Sesonline.net'e konuştu ve damacana su skandalını şöyle değerlendirdi:
"Tanınmış 55 su şirketinin 41'inin sattığı sularda mikrop ve kanalizasyon karışımı çıkması korkunç bir durum....
Bazı tanınmış firmalar, "işlenmiş su" etiketi ile sözüm ona yeniden filtreleyerek musluktan aldıkları suyu plastik şişelere doldurarak satıyor. Bundan muazzam kârlar elde ediyorlar. Kimilerinin de "kaynak suyu" etiketiyle pazarladıkları damacana sularında yetkili laboratuarlarca yapılan testlerde, çok çeşitli mikroplar ve kanalizasyon suyu, dışkı tespit edildi. Buna rağmen bu şirketlerin isimlerinin hala açıklanmamış olması bir başka skandaldır.
Halk sağlığını hiçe sayarak üretim yapan firmaların 'ticari itibarı' mı olur ki, Sağlık Bakanlığı bu firmaların itibarını korumaya çalışıyor, tüketicilere adlarını açıklamıyor.
Sağlık Bakanlığı sessizliğini bozmalı, satılan bu suları düzenli olarak kontrol etmeli ve sağlıksız su satan şirketleri ticaretten men etmelidir.
Sağlık Bakanlığı ayrıca şişelenmiş su satan şirketleri sattıkları ürünün en son ne zaman sağlık kontrolünden geçtiğini, ne zaman, nerede şişelendiğini şişenin üzerine yazmaya mecbur etmelidir.
Her gün milyonlarca insan şişelenmiş su içmektedir. Bu insanların sağlığı ve yaşam güvenceleri öncelikle Sağlık Bakanlığı'na aittir.
Sağlık Bakanlığı en kısa zamanda mikroplu ve kanalizasyon karışımı içeren suları satan şirketleri açıklamalıdır.
Aksi takdirde insanların sağlığına zarar veren bir uygulamayı kollamaktan "suçlu" durumuna düşecektir.
Biz, bu talebin arkasında duracağız ve Sağlık Bakanlığı şirketlerin adlarını açıklayana kadar kamuoyunun tepkilerini örgütlemeye ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz..."
