Bugün saat 18:30'da İzmir Cumhuriyet Meydanı'nda aralarında DSİP'li kadınların da yer aldığı İzmir Kadın Platformu'nun bileşenleri "Kürtaj hakkıma dokunma, bedenimiz bizimdir" demek için bir araya geldi. 500 kişilik kalabalık, "Kürtaj değil Uludere cinayettir", "Tayyip sabrımızı taşırma, kendin yat kuluçkaya; 1 Türkçük, 2 Türkçük, 3 Türkçük doğurmaya", "Devlet elini bedenimden çek" sloganlarıyla Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ne yürüdü. Ankara Kadın Platformu'nun çağrısı üzerine YKM önünde toplanan Ankaralı kadınlar ise, "Kürtaj haktır, Uludere katliam" pankartı arkasında yürüyüş yaptılar. Güvenpark'ın Adalet Bakanlığı ve Başbakanlığa yakın olan bölgesine yürüyen kadınlar, Başbakan'ın açıklamalarını protesto ettiler.
İzmir- Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki 10 dakikalık oturma eyleminin ardından okunan basın metni şöyleydi:
"Kürtaj hakkıma dokunma
Bedenimiz bizimdir
"Her kürtaj bir Uludere'dir" çıkışıyla, Roboski/Uludere katliamında köşeye sıkışmışlıktan kurtulmayı amaçlayan Başbakan Erdoğan, (Bu aynı zamanda Uludere'de bir 'kürtaj' yapıldığının da itirafı oluyor) kadınların kazanılmış en önemli haklarından biri olan kürtajı hedefe koydu. AKP hükümeti büyük bir hızla yasa hazırlığına girişti, 4 haftadan sonra yasaklanması önerileri getirildi. Bunlar, zaten sınırlı olarak kullanılabilen kürtaj hakkını tamamen ortadan kaldırmak anlamına geliyor.
Kürtaj karşıtı hareket, başta ABD'de başta olmak üzere ciddi biçimde arttı. Kapitalizmin krizini aşamayanlar çareyi nüfus artışında görüyor.
Kadınlar olarak, yüzyıllar süren mücadeleler sonucunda, bedenimiz üzerindeki cinsiyetçi denetime karşı kazanımlar elde ettik. Doğum kontrolü ve kürtaj hakkı, kendi bedenimiz üzerindeki egemenlik hakkımızın bir parçasıdır. Kadın bedeni üzerinde ne erkeğin, ne toplumun, ne d evletin herhangi bir tasarruf hakkı yoktur.
Kadınlarla erkeklerin eşit olmadığına inanan, bunu her fırsatta dile getiren iktidarın amacı, kadınları aile içinde ikincil konuma hapsetmek; sermayeye ucuz, güvencesiz işgücü oluşturmak; boğaz tokluğuna çalışacak binlerce işsiz yaratmaktır. Gereğinde savaşa sürülecek askerler olarak hazırlanacak işsizler ordusunun iyi bir eğitim sistemine ihtiyacı olmayacağı, eğitim sistemindeki değişikliklerle de ortaya konmuştur.
Kürtaj cinayet değildir, asıl olarak kürtajı yasaklamak kadın ölümlerini arttırmak demektir.
Kürtajı cinayet olarak gören zihniyet, öncelikle Türkiye'de her gün işlenen en az beş kadın cinayetini görmeli, engelleyici düzenlemeler yapmalıdır.
Tüm dünyada nüfus politikaları ataerkil kapitalist sistemin ihtiyaçlarına uygun biçimde kadın bedenleri üzerinden, kadın cinselliği ve doğurganlığı denetlenerek sürdürülür. Kadınların doğurganlıklarını kontrol altına almak, ailede her zaman cinsiyetçi iş bölümü, hiyerarşi ve baskıyı gerekli kılmıştır. Kadınların ev içinde harcadıkları karşılıksız emek, hem erkek egemenliği, hem sermaye açısından gerekli olduğu kadar, doğurganlıklarının kontrolü de nüfus politikalarının vazgeçilmez aracıdır.
Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yapılan düzenlemeler, kadınların gebeliği önleme hizmetlerine ulaşmasını ve kürtaj hakkından yararlanmasını güçleştirmektedir.
Sezaryen ise bir doğum yöntemidir. Doğumun ne yolla yapılacağı, annenin ve çocuğun sağlığı göz önünde tutularak hekimle planlanır. Bu konuda devletin müdahalesi abesle iştigaldir.
Biz kadınlar, mücadeleyle kazandığımız haklardan vazgeçmeyeceğimizi; devletin, ailenin, erkeğin kölesi olmayacağımızı bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. Başbakan'ın ve hiçbir otoritenin bedenimiz üzerinden, erkek egemenliğini her gün yeniden inşa etmesine izin vermeyeceğiz. Doğurup doğurmayacağımıza, kaç çocuk doğuracağımıza biz karar veririz.
Kürtaj hakkımızla uğraşmayı bırakın! Roboski/Uludere'de öldürülenlerin hesabını verin!
Elinizi, dilinizi bedenimizden çekin!
İzmir Kadın Platformu"
Ankara- Tayyip Erdoğan'ın "Her kürtaj bir Uludere'dir" sözlerine tepki olarak Ankara Kadın Platformu'nun çağrısıyla toplanan yüzlerce kadın, "Kürtaj haktır, Roboski katliamdır" diye haykırdı.
"Hükümet istifa", "Tayyip şaşırma, sabrımızı taşırma, kendin yat kuluçkaya; bir Türkçük, iki Türkçük, üç Türkçük doğurmaya", "Fatma Şahin uyuma, şu Tayyip'i koruma", "Tayyip elini bedenimden çek", "Gelsin baba, gelsin baba, gelsin devlet, gelsin cop, inadına isyan, inadına isyan, inadına özgürlük" gibi sloganların atıldığı eylemin sonunda okunan basın açıklamasında, Tayyip Erdoğan'ın Uludereli annelerden ve tüm kadınlardan özür dilemesi gerektiği belirtildi. DSİP'li kadınlar da eyleme katılarak destek verdi.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"150 gündür Uludere katliamının katillerini bulamayan Başbakan, bu kez de kürtaj açıklamasıyla kadınları katil ilan etti. Oysa polis şiddeti sonucu, hamile bir öğrenci çocuğunu düşürdüğünde, sorumlu polise katil demek Başbakan'ın hiç aklına gelmemişti. Çünkü Başbakan'ın esas derdi, çocukları yaşatmak değil, kadın bedeni üzerinde denetim ve tahakküm kurmaktır. Kürtajı cinayetmiş gibi gösterip, kadınlarda suçluluk hissi yaratmaya çalışırken kendisi katledilen Kürtlere ilişkin olarak hiçbir sorumluluk ve suçluluk duymadığını tüm açıklama ve icraatlarıyla ortaya koymaktadır"
Açıklamanın ardından eylemciler ile polis arasında kısa süreli arbede yaşandı.