"Çernobil'i unutmadık, nükleer istemiyoruz" diyen Küresel Eylem Grubu, Yeşiller Partisi, Greenpeace ve DSİP üyeleri bugün Galatasaray Meydanı'nda buluşarak bir gösteri düzenledi. Okunan basın açıklamasında, hükümetin ne Çernobil'deki ne de Fukuşima'daki facialara aldırmadığı vurgulanarak Sinop ve Akkuyu'da yapılması planlanan nükleer santraller protesto edildi.
Hiroşima şarkısı eşliğinde bayrakların sallandığı, "Nükleer değil; Güneş, rüzgâr istiyoruz" ve "Mersin nükleer istemiyor" pankartlarının açıldığı, "Nükleer mi? Hayır, teşekkürler" dövizlerinin taşıdığı eylem saat 15:00'te İstanbul'da Galatasaray Meydanı'nda başladı.
Çernobil'i hatırlamak için nükleer alarmının çalındığı ve herkesin sessizliğe büründüğü eylemde okunan basın açıklamasında ise, 26 yıl geçmesine rağmen Çernobil kazasının etkilerinin devam etmekte olduğu, bu kazanın ne bir ilk ne de son olacağı vurgulanarak "Ne tedbir alınırsa alınsın, ne kadar teknolojik gelişme kaydedilirse kaydedilsin tehlike derecesi büyük ya da küçük çok sayıda nükleer kaza olmakta ve sonsuz hasara yol açmakta" denildi. Hükümetin Fukuşima'daki faciaya da aldırmadığı vurgulanarak Sinop ve Akkuyu'ya yapılması planlanan nükleer santraller protesto edildi.
KEG aktivisti Mine Kösem'in okuduğu basın açıklamasının tamamı şöyleydi:
Çernobil'i unutmadık, nükleer santrale izin vermeyeceğiz!
Değerli basın mensupları,
26 Nisan 1986'dan Ukrayna'daki nükleer kaza sadece 3 saniye içinde gerçekleşmişti.Çernobil Nükleer Santrali'nde saat 01.23'de dört numaralı reaktörünün üzerindeki 2000 ton ağırlığındaki masif çelik kapak gökyüzüne fırlamış, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından binlerce kat fazla radyasyon toprağa, havaya, denize karışmıştı.
Kaza olmadan önce böyle bir kazanın imkânsızlığından bahseden Rus yetkilileri tüm nükleer kazalarda olduğu gibi kazayı ve kazanın sonuçlarını da saklamaya çalıştı. Bizler hala Çernobil radyasyonu nedeniyle kaç kişinin öldüğünü ya da hastalandığını bilmiyoruz. Bunun nedeni kazadan etkilenen insanların sistemli bir biçimde bir yerden başka bir yere nakledilmeleri ve tıbbi kayıtlarının yok edilmesidir.
Değerli basın mensupları,
Ama bilebildiklerimiz bile bize nükleer enerjinin ne kadar tehlikeli, ne kadar kirli ve ne kadar kabul edilemez bir enerji üretim biçimi olduğunu göstermekte. Çernobil felaketi çok uzun yıllar etkisini sürdürecek insani, ekolojik, ekonomik kayıplar yarattı.
Çernobil nükleer kazasında, en az 60 bin kişi öldü. 165 bin kişinin sakat kaldı. Yüz binlerce insan Çernobil'den yayılan radyasyonun etkisiyle hala kanser oluyor, yaşamını kaybediyor.
Üstü geçici olarak beton bloklarla kapatılan reaktörün çevreye radyasyon yayılmasını önlemek için yirmi altı yıldan beri binlerce işçi çalışmaya devam etmekte.
Çernobil'de eriyen reaktör korunun ve diğer aksamlarının sökülüp çevreden izole edilebilmesi için hala 1.5 milyar ABD dolarına ihtiyaç var.
Ukrayna hükümeti hala bütçesinin yüzde beşini, resmen Çernobil kazasının kurbanları olarak kabul edilen, 870 bini çocuk olmak üzere 3 milyondan fazla insana ayırmakta.
Kaza nedeniyle Avrupa'da birçok ülkede ekonomik kayıplar yaşandı. Beyaz Rusya hükümetince kazadan sonra yapılan tahmine göre; 1986 - 2005 yılları arasında toplam ekonomik yıkımın bedeli, 235 milyar dolar oldu. Bu ise Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Beyaz Rusya'nın 1991 yılı bütçesinin 21 katına eşitti.
Patlamadan ciddi şekilde etkilenen bölgelerde doğum oranı hızla düştü. Belarus'un Gomel bölgesinde, 1986-2000 yıllarında, doğum oranı yüzde 44 oranında azalırken ölüm oranı yüzde 60'in üzerine çıktı.
Değerli basın mensupları,
Nükleer endüstri içinde Çernobil'de yaşanan kaza ne ilkti ne de son oldu. 11 Mart 2011'de Fukuşima'da gerçekleşen felaket de Çernobil kadar büyüktü. Çernobil felaketinde yayılan radyasyonun 6,5 katı atmosfere, tarım ve yerleşim alanlarına, denize yayıldı. Santralin çevresindeki 20 km'lik alan girilemez durumda. 150 bine yakın insan evlerini terk etmek zorunda kaldı. Japon ekonomisi kaza nedeniyle yaklaşık 250 milyar dolar zarar etti. Ülke 1980'den beri ilk kez cari açık verdi.Felaketi temizleme işlemlerinin maliyetini kimse hesaplayamıyor ama yalıtım çalışmalarının en az 50 yıl süreceği söyleniyor.
Barış için Atom Programı'nın başlatılmasının üzerinden yaklaşık 50 yıl, Çernobil'den 26, Fukuşima'nın üzeriden bir yıl geçti. Bir türlü çözüm bulunamayan tehlikeli radyoaktif atıklar her geçen gün artmakta, nükleer silahların yayılma riski var, nükleer kazalar olmakta, nükleer enerji, hala elektrik üretmenin en pahalı yolu ve reaktörlerin çalışması, dünyanın her yanında kabul edilemez, öngörülemez insani ve ekolojik sorunlar yaratmaya devam ediyor.
Kazalarla dolu nükleer tarihi ortadayken, Türkiyelilerin yüzde 64'ü nükleer istemez ve nükleeri güvenli bulmayanların oranı ise yüzde 73 iken,
Hükümete sesleniyoruz: Halkın sesine, bilime ve demokrasiye saygılı olun ve hemen bütün nükleer anlaşmalarınızı iptal edin. Doğa, insanlar ve gezegen için felaket anlamına gelen enerji üretim biçimleri ne gerekçe ile yapılmak istenirse istensin kabul edilemez.
Hükümete sesleniyoruz:
Akkuyu'da, Sinop'ta, İğneada'da, Türkiye'nin, ya da dünyanın hiçbir yerinde nükleer santral istemiyoruz. Akkuyu, Sinop, Fukuşima olmasın.Nükleersiz Türkiye, nükleersiz kalsın.
Ne kömür, ne petrol, ne de nükleer!Güneş, rüzgar bize yeter!
Küresel Eylem Grubu:
Anti-Kapitalist Öğrenciler, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Doğa Derneği, Dünya Yalnız Bizim Değil Platformu, Greenpeace, ICAN, TEMA Vakfı, Yeşiller