Hocalı düpedüz bir katliamdır. 26 Şubat 1992’de Rus ordusu destekli Ermeni birlikleri Hocalı’da 83’ü çocuk, 106’sı kadın olmak üzere 613 sivili vahşice katledip bölgedeki Azerileri kitlesel bir göçe zorladılar. Hedef Karabağ’da etnik temizlikti. Böyle bir katliam dünyanın neresinde ve hangi halka karşı yapılmış olursa olsun tereddütsüz lanetlenmelidir. Cezayir’de, Ruanda’da, ABD’de, Halepçe’de, Dersim’de, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya ve tüm Avrupa’da, 1915’te tüm Anadolu’da da çeşitli halklar, egemen devletler tarafından benzer bir zihniyetle katledildiler.
Ama bu katliamları ne Cezayir’de Fransızlar, ne ABD’de Amerikalılar, ne Halepçe’de Araplar, ne Dersim’de Türkler, ne Hocalı’da Ermeniler yaptı. 2. Dünya Savaşı’nda başta Yahudiler olmak üzere pek çok kimliği yok etmeye çalışan Almanlar değil Nazilerdi. Tıpkı 1915’te Ermenileri katledenin Türkler değil İttihat ve Terakkiciler olması gibi. Bu katliamları yapanlar halklar değil egemen devletler ve onların kışkırttığı bazı sivil gruplardı. Bu gibi katliamları kınarken hedef şaşar ve katliam sorumluları yerine topyekûn halklar suçlu ilan edilirse bunun varacağı tek menzil düşmanlık ve kindir. İhtiyacımız olan bu mudur?
Hocalı Katliamı’nın 20. yılında Taksim’de bir protesto mitingi çağrısı yapan afişlerde ise tam da bu hedef sapması yer alıyor. Afişlerde öne çıkan slogan “Ermeni yalanına sessiz kalma!”. Bu, Türkiye’de çok alışık olduğumuz bir nefret dili. Dünyanın hangi parlamentosunda Ermeni Soykırımı ile ilgili bir tartışma yaşansa bu dil refleks biçiminde devreye girip Ermeniler aşağılanmaya, şeytanlaştırılmaya, tehdit edilmeye başlanıyor.
Bu miting çağrısında bir kötü niyet var. Çağrıda öne çıkarılan şey Hocalı kurbanlarının anılması, sorumluların bulunup yargılanması, bir daha böyle katliamların yaşanmaması değil, “Ermeni yalanı”. “Hepimiz Hocalılıyız, Hepimiz Mehmetiz” sloganı ile de “Hepimiz Hrant’ız, Hepimiz Ermeniyiz” sloganına rekabet edildiği apaçık. Halepçe’yi anan Kürtler “Arap yalanına sessiz kalma!” veya Dersim ile 1915’i anan Kürt ve Ermeniler “Türk yalanına sessiz kalma!” demiyor. Halepçe’de Saddam’ı, Dersim’de tek parti rejimini, 1915’te İttihat ve Terakki diktatörlüğünü işaret ediyorlar.
Oysa Hocalı için miting çağrısı yapanlar nefret söylemi kullanarak bir kez daha tüm Ermenileri düşman ilan ediyor. Ermeni Soykırımı tezini çürütmek için ucuz ve çok bildik bir yönteme başvuruyor. Bu dil ancak milliyetçilikleri çarpıştırmaya yarar. Bir katliamı bir başkasını gerekçe göstererek meşrulaştırmaya hizmet eder. Acılar satranç hamleleri gibi birbirinin karşısına yerleştirilerek yok edilemez. Acıları yarıştırarak değil barıştırarak azaltabiliriz.
Hocalı katliamından dolayı vicdanı sızlayan, kurbanlarını anmak ve sorumlulardan hesap sorulmasını talep etmek isteyenlere ve tüm ırkçılık karşıtlarına çağrımızdır:
Ermenilere yapılan zulmün üzerinin örtülmesi çabasıyla bütün Ermenilerin düşmanlaştırılmasına izin vermeyin. Bu ırkçı nefret, kin ve düşmanlık diline “sessiz kalmayın”.
Irkçılığa ve Milliyetçiliğe
DurDe Girişimi
25 Şubat 2012