Antikapitalist Öğrenciler, eğitimin özelleştirilmesine ve 'güvenlik' adı altında yürütülen şiddet politikalarına karşı 500 üniversite ve okulu işgal eden Yunanistan'daki öğrencilere bir dayanışma mesajı yolladı. Mesaj, 1973'te Albaylar Cuntası'nı deviren 17 Kasım Politeknik öğrenci ayaklanmasının yıl dönümüyle ilgili anma etkinliklerinde okunacak.

Mescid-i Aksa'yı önce ibadete kapatan, sonra askerleri aracılığıyla basıp tahrip eden İsrail devleti, Filistin topraklarındaki işgalini sistematik şiddetle sürdürüyor.

1976'dan bu yana siyonistler tarafından yakılan, bombalanan, işgal edilen ibadethaneye yapılan son saldırılar, İsrail'in "Filistin'de tek bir Filistinli kalmayana dek devlet terörünü sürdüreceğiz" mesajıdır.

Arap ayaklanma ve devrimleri kanla bastırıldıktan sonra Mısır'daki cuntanın desteğini kazanmış olan işgalci İsrail, Temmuz ayındaki Gazze saldırısında çoğu sivil 2010 Filistinliyi katletmişti.

Batı Şeria'nın elektiriğini kesen İsrail, işgali altındaki toprakları Gazze gibi ekonomik ve insani çöküşe götürmektedir.

Mescid-i Aksa'ya yapılan saldırı, Filistinlileri kendi yurtlarından kovma girişiminin son halkasıdır.

Bu sabah saatlerinde HDP Ankara İl Örgütü'ne gelen bir saldırganın, Parti Meclisi üyesi Ahmet Karataş'a saldırarak bıçakla boğazını kestiğini öğrenmiş bulunmaktayız.

Ekim ayı başından beri, hükümetin Kobanê'ye yönelik düşmanca tutumu nedeniyle başlayan gerilim, barış sürecini tehdit eden bir noktaya evriliyor.

AKP'nin Kürt hareketine yönelik söylemleri, bugünkü gibi saldırılar için uygun zemini yaratıyor.

DSİP Eş Başkanı Şenol Karakaş, IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırılarını, AKP'nin tutumunu ve çözüm sürecini Marksist.org'a değerlendirdi.

Karakaş, şöyle konuştu:

"Zor bir dönemden geçtiğimiz çok açık. Ama bugünlerin gelmekte olduğu da belliydi. Sorunun temel kaynağı, hükümetin son bir aydır çözüm sürecinin ruhuna uygun olmayan açıklamaları arka arkaya yapması. Suriye-Irak tezkeresini birleştirip geçirmesi. Tezkerede de, son dönem Erdoğan'ın açıklamalarında da "PKK eşittir IŞİD" vurgusu, hükümetin hem Kobanê'yi gözden çıkarttığını hem de çözüm sürecinde dediğim dedik davranma eğiliminde olduğunu gösteriyor.

Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), iki haftayı aşkın süredir Kobanê’yi işgal etmek için binlerce kişiyle, tanklarla ve ağır silahlarla saldırıyor.

Kürt halkı ve onun silahlı güçleri, elindeki kısıtlı imkanlarla, kimseden yardım almadan direniyor.

Ortadoğu’nun kan gölüne dönmesinin asıl sorumlusu olan ABD ve müttefikleri, IŞİD’e saldırma bahanesiyle Suriye ve Irak’ı bombalıyor, sivilleri öldürüyor.

AKP ise sınırın ötesindeki kardeşleriyle dayanışmak için insan zinciri oluşturan Kürtlere saldırıyor. Yaralı YPG militanlarını sınırdan içeri almıyor. PYD’ye işbirliği için “kantonların dağıtılmasını” dayatıyor. Çözüm sürecini ateşe atıyor.

Kobanê’deki insani kriz ise umurlarında bile değil.

Bakanlar Kurulu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne Suriye'ye ve Irak'a askeri "harekât ve müdahale" yetkisi veren tezkereyi TBMM Başkanlığı'na gönderdi.

Bu, hem Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hem de başka ülke askerlerinin Tükiye üzerinden hareket etmesine izin veren, bölge halklarının isteklerine, küresel barış talebini savunanların önerilerine tümüyle karşı ve savaşa davet çıkartan bir adımdır.

Bu adımdan derhal geri dönülmelidir.

Hükümetin yapması gereken, sınırsız bir savaş tezkeresi çıkartmak değil, bölgede barışa hizmet edecek politikaları uygulamaktır.

Hükümetin yapması gereken, Irak ve Suriye sınırlarında savaşmak değil, bu savaştan kaçan mültecilerin haklarını garanti altına almaktır.

Hükümetin yapması gereken, bölgeye, bölge halklarına tehditler savurmak değil, barış için kolları sıvamaktır.

Its hegemony in the region having suffered as a result, first, of its political defeats in Afghanistan and Iraq, and then of the Arab revolutions, the USA is now trying to use the widespread anger against the Islamic State to regain the initiative through the ‘core coalition’ it created at the NATO summit.

Once again, the excuse is the same: to fight against “Islamic terror”.
Turkey participated in the meeting of the coalition in Saudi Arabia, but did not sign the final resolution which says "the Islamic State is going to be destroyed everywhere in the world."
After visiting Turkey and holding talks with President Erdoğan, the Prime Minister and the Foreign Minister, John Kerry declared, "Turkey and the US will continue to fight together against all the terrorist organisations in the region, just as we have done in the past". The Pentagon announced that they had seen signs that Turkey would contribute to any joint military operation in the area.

Bölgedeki hegemonyası önce Afganistan ve Irak işgallerinde aldığı politik yenilgilerle, daha sonra Arap Baharı sürecindeki ayaklanmalarla sarsılan ABD, IŞİD'e karşı olan öfkeden faydalanarak bir kez daha inisiyatifi ele alıyor, NATO zirvesinde oluşturduğu "çekirdek koalisyon" ile bir kez daha Ortadoğu'ya dönüyor.

Gerekçe yine aynı: İslami teröre karşı mücadele.

Türkiye, koalisyonun Suudi Arabistan'daki toplantısına katıldı, fakat "IŞİD dünyanın neresinde olursa olsun yok edilecek" denilen sonuç bildirgesine imza vermedi.

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Türkiye'yi ziyaret ederek Dışişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmelerden sonra, "Türkiye ve ABD'nin bölgedeki tüm terör örgütlerine karşı bugüne kadar olduğu gibi önümüzdeki süreçte de ortak mücadele edecekleri" açıklandı. Pentagon, Türkiye'nin askeri harekâta katkı sağlayacağının işaretini aldıklarını ilan etti.

Ortadoğu'da şiddetin bütün tarihi, Batı emperyalizminin müdahaleleriyle doğrudan ilişkili.

Torunlar GYO'nun Mecidiyeköy'deki rezidans inşaatında dün akşam yaşanan iş cinayetinde 10 işçi hayatını kaybetti.

Aynı şantiye, geçtiğimiz Nisan ayında da 19 yaşındaki bir işçiye mezar olmuştu.

Şirket, 15 Mayıs'ta İstanbul Tabip Odası tarafından uyarılmıştı.

Torunlar GYO, 2014 yılının ilk ayında kârını %965 artırırken, işçilerin payına yine ölüm düştü.

10 Ağustos seçimlerinde Erdoğan 21 milyon, İhsanoğlu 15,5 milyon, adayımız Selahattin Demirtaş ise 4 milyon oy aldı.

Bu sonuç, barış sürecinin ve bu sürecin gerçek sahibi olanların adayı Selahattin Demirtaş'ın zaferidir.

Öte yandan bu sonuç, bir düzineden fazla milliyetçi, ulusalcı ve faşist partinin ortak adayı İhsanoğlu'nun açık başarısızlığıyla, onu destekleyen partilerin 2014 yerel seçimlerinde aldıkları 20.6 milyon oyun 5 milyon azalmasıyla birlikte düşünüldüğünde, milliyetçi cephenin açık yenilgisi, hatta çöküşü anlamına gelmektedir.

Erdoğan ise ilk turda cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayan oy oranını yakaladı ama % 51.7 oranında aldığı oy, başkanlık hevesine yolu açan, istediği gibi at koşturmasına imkan tanıyan bir oran değil.

Tüm dünya halklarının özgürlüğü için, başka bir Türkiye, başka bir Kürdistan, başka bir dünya için yıllardır mücadele eden, hayatının son anına kadar barış ve adalet mücadelesi veren, vicdani retçi Kürdistanlı komünist yoldaşımız, Özgürlük ve Sosyalizm Partisi MYK üyesi Tuncay Atmaca'yı kaybettik.

Çok değerli bir mücadele arkadaşımızı, yoldaşımızı kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. Anısı ve bıraktığı direniş geleneği, özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelesinde yaşamaya devam edecektir.

Kamuoyunun bilgisine,

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün Hatay'daki mitinginde, CHP-MHP'nin çatı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nu eleştirirken, bu ismin "Sosyalist İşçi Partisi" ve "Devrimci Halk Partisi" tarafından desteklendiğini söyledi.

Başta NTV-NTVMSNBC olmak üzere bazı kaynaklarda bu bölüm aktarılırken hatalı bir şekilde partimizin adı kullanılmıştır.

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), cumhurbaşkanlığı seçimlerinde neoliberal AKP'ye ve ulusalcı-faşist CHP-MHP koalisyonuna karşı özgürlük, barış ve değişimden yana olanların sesini güçlendirmeyi hedeflemektedir.

SON SAYI