Suriye'de savaşa karşı çıkanlar, tezkereye hayır diyenler, dışarıdan yapılan müdahalelerin vahim sonuçlar yaratacağını söyleyenler haklı çıktı. Suriye'ye üç yıl içinde üç sınır ötesi operasyon düzenleyen ve ülkedeki en büyük yabancı ordu durumundaki Türkiye'nin askerleri ile rejimin askerleri doğrudan çatıştı.

İktidarın dayattığı Kanal İstanbul adı verilen sermaye projesine birçok İstanbullu karşı çıkıyor. Antikapitalistler bu projeye karşı çıkış gerekçelerini ve taleplerini açıkladı.

Antikapitalistler platformunun açıklaması:

İstanbul'a kanal değil

işsizlere iş

depreme güvenli konut

iklim krizine karşı mücadele istiyoruz

Siyasi iktidar Kanal İstanbul denilen yıkım ve rant projesinde ısrarlı.

31 Mart seçimlerini iptal ettirenler, 23 Haziran'da sandıkta hezimete uğrayanlar, toplumsal olarak kabul görmemiş, bilim insanlarınca tehlikeli bulunan bir sermaye projesini dayatıyorlar.

Kanal İstanbul'a karşıyız çünkü:

• Bu proje hayata geçerse, AKP yönetiminde beton bir şehre dönüştürülen İstanbul ve bölgedeki çevresel tahribat geri dönüşü olmayan bir şekilde artacak.

• Şehrin temiz su kaynakları, tam da kuraklık ve su krizi yaşanırken, yok edilecek.

• Sanayi kirliliğiyle can çekişen Marmara Denizi daha da kirlenecek.

Kanal İstanbul'a karşıyız çünkü:

• Bu proje, dış kredilere bağımlı sermaye düzenini, borçlarını ödemek için borç bulmaya çalışan siyasi iktidarı ve ona bağlı bir avuç şirketi kurtarmak için atılmış bir adımdır. Hiç kimse Kanal İstanbul denilen girişimin çoğunluğun faydasına olduğunu ileri süremez. Aksine bir azınlığın çıkarına, hepimizin aleyhine.

• Deprem bölgesinde yüz binlerce insan güvensiz konutlarda yaşarken, insanları kurtarmak, onları güvenli konutlara yerleştirmek yerine kendini kurtarmaya çalışan azınlık, 1999 Marmara Depremi sonrası yaşanan feci durumu bir kez daha, (bu kez çok yüksek insani ve sosyal maliyetle) hazırlamaktadır.

• Milyonlarca işsiz iş ararken, bu proje gençler için, iş bulma umudunu yitirenler için bir seçenek oluşturmuyor.

• İktidarın tepeden inmeci tutumu, dayatmacılığı antidemokratiktir. Bu şehirde yaşayanların istekleri ve talepleri baskıcı bir tutumla reddediliyor.

Kanal İstanbul değil işsizlere iş, daha fazla okul ve hastane istiyoruz.

Kanal İstanbul değil iklim krizine karşı gerçek tedbirlerin alınmasını istiyoruz.

Deprem bölgesinde kanal değil, İstanbul'da risk altındaki konutlarda yaşayan herkese güvenli konut istiyoruz.

İstanbul'da ve her yerde baskı değil demokrasi talep ediyoruz.

Kanal İstanbul adı verilen sermaye projesi, iktidar ya da muhalefet partilerine oy vermiş, her görüşten ve kimlikten işçinin, emekçinin, yoksulların aleyhinedir.

Türkiye'ye iki nükleer santral dikmek, İstanbul'u bir kanalla yıkmak isteyen, iklim değişikliğini körükleyen kirli enerjiyi ve şirket çıkarlarını savunan siyasi iktidarın bu girişimini hep birlikte durduralım.

Antikapitalistler

iletişim: Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Asgari ücret 2020 yılı için 2324 TL olarak belirlendi. Hükümet ve işverenlerin kararı ile belirlenen asgari ücretle en az 8 milyon emekçi geçimini sağlayacak. Ayrıca milyonlarca engellinin, işsizin ve emeklinin aylıkları asgari ücrete göre belirlenecek. Türkiye’de yaşayan insanların en az dörtte biri yani 20 milyon insan, asgari ücretin miktarından doğrudan etkileniyor. Bu kesim aynı zamanda en yoksul kesimler.

DSİP Konferansı 7 Aralık’ta toplandı. Konferans sonuç bildirgesinin özeti: 2019 yılına gösteriler, ayaklanmalar, genel grevler, büyük mücadeleler damgasını vurdu. Cezayir’de, Sudan’daki mücadeleler zaferle sonuçlandı, diktatörler devrildi. Irak, İran ve Lübnan’da egemen elitlere karşı kahramanca bir mücadele sürüyor...

Türkiyeli, Yunanistanlı ve Kıbrıslı işçilerin son günlerde Akdeniz’de Özel Ekonomik Bölgeler üzerine yaşanan gerginliğin artmasından hiçbir çıkarı yok. Tersine, eğer bu gerginlik bir askeri çatışmaya dönüşürse hepimizin kaybedeceği çok şey var.

Trump hükümetiyle Cumhur İttifakı arasında varılan anlaşmanın ardından, 8 yıldır savaş nedeniyle harap olmuş Suriye’nin kuzeyine bir askeri harekât düzenlenmesinin yolu açıldı. Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) olarak Türkiye’nin Suriye ile kuracağı tüm ilişkilerin barışçıl bir temelde, Suriye halklarının kendi kaderlerini belirlemelerinin önünü açacak şekilde belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Suriye'de rejimin ve muhaliflerin bir Anayasa Komitesi kurulması konusunda anlaşmaya vardıklarını açıkladı. Buna göre, iki tarafın belirleyeceği 50’şer kişinin yanı sıra, BM’nin atadığı 50 teknokratla birlikte 150 kişi, ilerleyen haftalarda Cenevre’de toplanacak, Suriye’nin yeni anayasasını yazmak ve iki yıl sonra seçimlerin yapılmasını sağlamak için çalışacak.

SON SAYI